İMAMLI NİKAHLI EŞİN DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI TALEBİ

  • Anasayfa
  • Genel
  • İMAMLI NİKAHLI EŞİN DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI TALEBİ

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2011/17-3
K. 2011/142
T. 13.4.2011
• İMAMLI NİKAHLI EŞİN DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI TALEBİ ( Talep İçin Resmi Bir Evlilik Bağı Bulunması Gerekmediği – Davacının Müteveffadan Boşanması Nedeniyle Davanın Reddedilemeyeceği/Ortak Bir Hayat Olup Olmadığının Tespiti Gerektiği )
• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI TALEBİ ( Talep İçin Resmi Bir Evlilik Bağı Bulunması Gerekmediği – Davacının Müteveffadan Boşanması Nedeniyle Davanın Reddedilemeyeceği/Ortak Bir Hayat Olup Olmadığının Tespit Edileceği )
• BOŞANAN EŞİN DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI İSTEMİ ( Davacının Müteveffa İle İmam Nikahlı Olarak Yaşadığı İddiası – Davacının Müteveffadan Boşanması Nedeniyle Davanın Reddedilemeyeceği/Ortak Bir Hayat Olup Olmadığının Tespiti Gerektiği )
• RESMİ NİKAHLI OLMAYAN EŞİN DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI TALEBİ ( Ortak Bir Hayat Olup Olmadığının Tespiti Gereği )
818/m.45
ÖZET: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davacının şiddetli geçimsizlik nedeni ile müteveffadan boşanmış ve halen bir başkası ile evli olduğu, destekten yoksun kaldığını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı imam nikahlı eşini kazada kaybettiğini iddia etmektedir. Destekten yoksun kalma tazminatı istemi için resmi bir evlilik bağı ile bağlı olunması gerekmediği gibi, mirasçı olunmasına da gerek yoktur. Önemli olan, düzenli ve eylemli bir birliktelik ve destek ihtiyacının kanıtlanmasıdır. Davacının ölmeden önce müteveffa ile birlikte yaşayıp yaşamadığı, ortak bir hayatları olup olmadığı araştırılmalıdır.
DAVA: Taraflar arasındaki “destekten yoksun kalma tazminatı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 31.12.2008 gün ve 2008/228-648 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 15.09.2009 gün ve 2960/5414 esas, karar sayılı ilamı ile;
( … Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın neden olduğu kaza sonucunda müvekkilinin birlikte yaşadığı imam nikahlı eşinin hayatını kaybettiğini, müvekkilinin destekten yoksun kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin istem saklı olmak üzere 1.000,00 YTL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin müteveffanın eşi olmadığını, destekten yoksun kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, her ne kadar destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için resmi evlilik bağının olması zorunlu değil ise de somut uyuşmazlıkta, davacının şiddetli geçimsizlik nedeni ile müteveffadan boşanmış ve halen bir başkası ile evli olduğu, destekten yoksun kaldığını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanununun 45/2. maddesinde “ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” şeklinde düzenlenmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Somut uyuşmazlıkta, davacı, müteveffanın boşandığı eşi olduğunu ancak fiili olarak birlikte yaşamaya devam ettiklerini, bu nedenle müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını ileri sürmektedir. Dosya kapsamından da, davacının müteveffa ile boşandığı ve yabancı uyrukla bir kadınla evli olduğu ve halen bu evliliğin devam ettiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, destekten yoksun kalma tazminatı istemi için resmi bir evlilik bağı ile bağlı olunması gerekmediği gibi, mirasçı olunmasına da gerek yoktur. Önemli olan, düzenli ve eylemli bir birliktelik ve destek ihtiyacının kanıtlanmasıdır. Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında “BK.nun 45. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.” denmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacı tarafın delilleri toplanarak, sosyal ve ekonomik durumu da araştırılmak sureti ile, davacının ölmeden önce müteveffa ile birlikte yaşayıp yaşamadığı, ortak bir hayatları olup olmadığı araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 13.04.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

kararı indir

Leave A Reply